Pages

24 Temmuz 2011 Pazar

sabah sabah Amy :(((

yaz , sıcak, dis ve sonunda istahsızlık

Kızım 2640 gr ile doğdu. Resmen oyuncak bebek gibiydi. 3.5 ay anne sütü + mama ile besledim. Sütüm normal doğum yapmama rağmen 4. günün sonunda geldi ve asla yeterli olamadı ( bu da hala içimde yaradır ) 3,5 ayın sonunda işe başlayınca, benimde pompalarla sağdığım süt gün içinde toplam 50 cc edince meme işini terkettik.  1 yılın sonuna kadar çok güzel gelişim gösterdi. Tombiş bir bebek olmasa da kilosu ve yemesi gayet iyi sınırlardaydı.


Ama ne olduysa 1. yaş gününden sonra bu büyü bozuldu. Yemekleri reddetmeye sadece suyla karnını doyurmaya başladı.Anne bebek sitelerinde bebeğin zorlanmaması gerektiği yazıyor. 3 makarna tanesi bile yese doyarmış. Ya da gün içinde yediği 1 köfte bile büyümesi için yeterliymiş. Buradan hepsine saygılarımı sunuyorum çünkü yok öyle birşey. Ya da bizim kızda tutmadı bu kurallar.

 1 aydır zorla yemek yedirmiyoruz ve sonuç.Yemek yemiyor !!!!  Günde neredeyse 2 biberon mama içiyor ve her gün köfte yiyor ve sonuç .Kilo kaybetti !!!

2 gündür zorla ağzına yemek koyuyorum ve yiyor. İlk başta ağlayıp reddediyor ama sonra " aaa bak ne güzelmiş , hadi bizde yiyelim" diyince yiyor. Tamam havalar ısındı, azı dişleri zorluyor (hatta bugün farkettim ki 2 azı dişi birden çıkmış) Ama yemedikçe hepten huysuz huzursuz bir bebek oldu. Açlıktan ağlıyor ama yemiyor. Tabi benim sinirler hop oturup hop kalkıyor bu arada ..Habire su içerek açlığını bastırmaya çalışıyor ama o da soruna çare değil :(

Birkaç gündür sıcak yemekleri de reddediyor. En sevdiği şeyler köfte ve zeytinyağlı yemekler. Artık püre de yemek istemiyor, illa taneli yiyecekmiş.O yemekleri de çatala takıyoruz kendisi yiyor. Tabi arada havada uçuşan fasulye ve köfte parçalarına rastlamak mümkün ama o kadar da olacak. Yesin de ne şekilde olursa olsun. Dişlerdeki hasssasiyetten dolayı soğuk gıdalar daha çok hoşuna gidiyor sanırım. Bu aralar zaten köfteye sarmış durumda. hergün 2 tane yiyor. Bebeklerin kendi vücut düzenine uygun yemekler yediklerini biliyorum
Sanırım bizim hatun bu aralar proteine ihtiyaç duyuyor. Bakalım bu köfte sevdası ne zaman son bulacak.

21 Temmuz 2011 Perşembe

1 tas su..



Bizim su alacak paramız var ama onların yok ...Bu sıcak havalarda hayvanların su bulması neredeyse imkansız. Bu yüzden lütfen bahçenize, sokağınıza, camınızın önüne ya da herhangi bir yere hayvanlar için 1 tas su koymayı ihmal etmeyin. Komşularınız bütün kedi köpeği başımıza topladın diye çemkirirse de o tasla kafalarına vurun belki insaniyetleri geri gelir.

19 Temmuz 2011 Salı

kulaklık tak iş arkadaşını sevindir

İşyerinde 9-18 çalışıyoruz. Yani iş arkadaşlarıyla toplamda 9 saat yanyana diz dizeyiz. Buradan iş arkadaşlarıma ve ofis ortamında müzik faciası yaratan ofis insanlarına sesleniyorum. Allah aşkına alın bir kulaklık sizde rahat edin bizde rahat edelim. Tamam iyi hoş ofis ortamında müzik dinlemek güzel ama ben o TRT 3 konserlerinden beter olan müzik tarzını dinlemek zorunda da değilim. Hayır anlamadığım bunu gayet güzel de belirtiyorum ama inatla bu müziği açmak niye ???

Zaten kafamı allak bullak eden bir işim var bir de üstüne dinlediğim arabesk müzik beni benden alıyor. Tamam bende her türlü müziği dinlerim , efkar basar Orhan Baba açarım. Yeri gelir kafamı yormayacak pop müzik dinlerim ama her gün sabah akşam bunları dinlemekten fazla doz aşımına uğradım. Ayy bayılazammmmm......

15 Temmuz 2011 Cuma

gece terörü

Kızımın gece uykuları hastalık, diş vb. durum olmadıkça düzenlidir. Geceleri sık sık uyanmaz. Uyanırsa da mamasını içer geri uyur. Fakat birkaç gündür kendini hafifçe belli eden ağlamalar dün gece resmen çocuklardaki gece terörüne döndü.

Gece 3.30 da bir ağlamayla uyandım. Su vermek için odasına doğru gittiğimde ağlamaların derecesi azalacağına iyice artmaya başladı. Kendini kasıp beşikte nerdeyse takla atar pozisyonlara girmiş yatakta debeleniyordu. Kucağıma alıp pışş pışşlamaya başladım ama nafile. Sesler giderek yükseliyor. Bu arada eşim olanı biteni anlamak için odaya girdi ama  kızım onu gördükçe deli gibi kaçmak istiyordu daha çok ağlıyordu. Önce ne olduğunu anlamadık fakat daha sonra aklıma bunun çocuklarda görülen gece terörü olduğu geldi.  Kızımın da belirtileri onu gösterince kendisini yeterince sarsmadan ağlama krizinden çıkmasını bekledik. Gerçekten de deli gibi ağlamalarla dolu 30 dk. nın sonunda bizim küçük terörist uykuya daldı.

Bu 30 dk yı gözleri açık avazı çıktığı kadar ağlayarak geçirdi. Eşime onun şu an uyuduğunu söylesem de nasıl uyuyor, bu bal gibi uyanık diye beni tersledi :)) Gerçekten de olayın ne olduğunu bilmesek uyanık olduğuna garanti getirebilirdik.

Gündüzleri yeterince uykusunu alamayan, korku ya da endişe taşıyan çocuklarda gece terörü daha sık görülürmüş. Bizim hanım zaten gündüz uykusunu sevmeyen bir birey. Gün içerisindeki aşırı uyarılmaları bize sanırım ağlama krizleri eşliğinde geri gelecek. Bu krizlerin tek iyi yanı bebeğin bunları hatırlamıyor oluşu.

--------------------------------------------------------------------------------------------------

Uyku Terörü ya da Gece Terörü olarak adlandırılan durum çocuklarda özellikle 3-4 yaşlarında sık olarak görülür. Genellikle uykuya daldıktan bir süre sonra oluşan şiddetli ve 45 dakikaya kadar panik nöbeti halindedir. Çocuk çığlıklar atarak uykusundan uyanır, yatağında oturur veya ayağa kalkar. Korku içindedir, şaşkındır, üstündekileri çıkarmak, yastıkları fırlatıp atmak gibi amaçsız hareketler yapar. Bağırır, ağlar anlamsız sesler çıkarır veya konuşur. Kaçma gibi korkulu davranışlar gözlenir. Çocuk uyandırılamaz. Söylenenleri anlamaz, sorulara yanıt vermez, anneyi babayı tanımaz, sakinleştirilemez. Etrafındaki kişileri tanımıyor, duymuyordur. Uyandırılmaya, sakinleştirilmeye çalışılsa da başarılı olunmaz. Taşikardi (çarpıntı), hızlı soluk alıp verme, terleme görülür. Uyku terörü bittiğinde çocuk çok kolay bir şeklide uykuya geri döner. 

Uyku terörü tıbbi olarak tehlikeli değildir. Anne baba nöbet sırasında çocuğun yaralanmasını önlemek dışında çocukla fazla temas etmemeye çalışmalıdır. Çocuğu yatıştırmaya çalışmak atakların daha da kötüleşmesine sebep olur. Sakin bir şekilde gözlemlemek yeterli olur. Yaralanmasının ve bir kazaya uğramasının engellemek için evde önlemler almak gerekir.

Bu ataklar sık olarak ortaya çıkıyorsa, çocuğun gece korku ve rüyalarına neden olabilecek gündüz olayları dikkatle gözden geçirilmelidir. Gün içersinde yaşanılan endişe, korku, kaygı gibi olaylar bunların zemininde yer alabilir. Bunun yanında dikkat çekmeyen başka olaylar da ruhsal olarak çocuğu etkilemiş olabilir.

Uyku terörü anne ve babalar için yıpratıcıdır. Anne baba hiçbir şey yapamıyor olmak nedeniyle endişeli ve korkuludurlar. Anne Babanın nöbetler sırasında çocuğun yanında olması yeterlidir. Çocuk kendiliğinden sakinleşecek ve uyandığında bu nöbeti hiç hatırlamayacaktır.
Çocukta atağın ne zaman başladığı, hangi saatlerde başladığı veya uyuduktan ne kadar sonra başladığı konularında bir uyku günlüğü tutmak ve tipik olarak nöbetin başlayacağı düşünülen saatlerin hemen öncesinde çocuğu düzenli olarak uyandırmak yararlı olabilir. 

Uyku terörü sorunu olan çocukların %3’ünde bu durum her gece meydana gelir, %50’sinin ailesinde de görüldüğü için genetik geçişli olduğu düşünülür. Dramatik bir tablo olmasına rağmen psikiyatrik bir bozuklukla ilişkisi saptanamamıştır. Genellikle ilaç vermekten kaçınılması önerilir.
Eğer nöbetler sabaha karşı oluşuyorsa ve havale veya epilepsi krizi geçiren bir kişide olduğu gibi kasılmalar varsa epilepsi kuşkusu ile EEG çektirilmesi gerekir.

Uyurgezerlikle yakından ilişkisi bulunmaktadır. Her iki bozuklukta benzer EEG bulguları saptanır ve çoğu çocuğun ailesinde de iki bozukluktan biri bulunur. Nadiren ileri yaşlara kadar devam eder.

Dr.Ruhi Çakır






-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

14 Temmuz 2011 Perşembe

sözün bittiği yer ..



Akşamdan beri içim acıyor. 13 şehit 7 yaralı asker. Ne diyeyim ki Allah ailelerine sabır versin. Ama ne için ölüyor bu gençler ?? Hala çözüm bulamıyorlar ya bu duruma ben artık birşey diyemiyorum.

Eskiden böyle durumlarda hiç değilse tv ler eğlence yayınlarını keserlerdi. Şimdi o da yok. Utanmasalar dansöz oynatacaklar. Bugün şu medyadan iyice nefret ettim...

6 Temmuz 2011 Çarşamba

kaza geliyorum demez ...

Dün akşam eşim işten erken dönünce kendimizi sokağa atalım istedik. Evimize yakın Yemek Center diye bir mekan var. İçerisinde küçük küçük lokantaların olduğu kapalı bir alan. Bizim minik de yeni yeni yürüdüğü için hadi oraya gidelim en azından tehlikesizce yürür dedik !! Tabi bunu söylerken  yarım saat sonra olacaklardan haberdar değildik.


Resimdeki gibi kayar kapılar mevcuttu gittiğimiz yerde. Bizim civciv önde bende arkada içeride geziniyorduk. Tabi ufaklık yeni şeyler keşfedeyim diye her yere giderken kapının camlarını tutuverdi. Ben daha atıl kurt moduna geçemeden kapı yana açılınca olanlar oldu. Bizim hanımın da eli kapıyla aynı ivmede yana kaydı. Bu arada parmakları kapının kasası ile cam arasına sıkıştı. Ben o panikle çocuğun parmaklarını bir hışımla çektim. Allahtan hasarsız atlattık bu durumu. Birazcık canı yandı o kadar. Ama o korku bana 1 hafta yeter sanırım.
Çocuk resmen gözümün önünde kaza geçirdi. Yani gözümün önünde olması da onu tehlikelerden koruyamıyor. Şunu anladım ki bir çocuğun en güvende olduğu yer annesinin karnı...

3 Temmuz 2011 Pazar

sessizligin sesi



Koca kişisi pazar pazar işyerinde. Kara kuzu öğlen uykusuna daldı. Ben ise aylardır pazar günü olmadığım yerdeyim , yani evimdeyim. Şu an sessizliğin sesini dinliyorum ve buna bayılıyorum.. İyi pazarlar.....

1 Temmuz 2011 Cuma

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...